13 Haziran 2010 Pazar

Turkic-Sumerian Cognates from Dr. Osman Nedim Tuna

Sumerian Evidence: Turkic-Sumerian Cognates from Dr. Osman Nedim Tuna

(Because of Dr. Tuna’s recent tragic death, he was unable to complete the next (and English)
version of the book which was published originally in Turkish. Because of the importance of the
work, I am presenting it in electronic form for the Internet. H.M. Hubey)


Sümerce –Türkçe Ses Denklikleri (Kuralları)
(Sumerian-Turkish Regular Sound Change Rules)
Dr. Osman Nedim Tuna
A. Doğrudan Görülebilen Denklikler
(Sound equivalences that can be seen directly.)

1. agar ‘lead (metal)’ (EHG. 34, 58)
ağır ‘ağır’ (DLT, I, 52)
2. azgu ‘neck-stock (for use with animals)’ (Grd. 331)
asgu <*koni)) ‘koyun’ (ETY, KT, Kuzey Doğu), koy ‘koyun’(KBİ, 273) 5. umah ‘Sumpf’ (D. 108), u4muh4 ‘Schlamm der Flüsse’ (MSL,III, 217) kömek > gömek ‘çamurlu, bataklık yer, alan’ (DSz. 2149), kömük ‘bataklık’ (DSz. 2957)
6. umun ‘Gewölk’ (D. 108; Falkenstein, 26)
kümün ‘men, person, people, another man, personality’ (Lessing, 501)
7. un ‘people, folk’ (Falkenstein, 26; (D. 109)
kün ‘elgün, halk’ (KBİ, 300)
8. ur ‘to found, to lay foundation; establish’ (D. 112)
kur- ‘tertib etmek, düzenlemek, hazırlamak; tasarlamak ’ (YTSz. 148)
9. ur ‘to sweep away, to be swept over board’ (Grd. 429)
kürü ‘kürek gibi bir şeyle atmak’ (YTSz, 151)
10. uru ‘to look after, to protest’ (MSL, III, 146), to guard’ ‘(Grd. 430)
koru- ‘korumak’ (KBİ, 272)
11. urugal ‘Grab’ (MSL, III, 143)
kurgan ‘Grabhügel’ (CC 160-22), ‘kurgan, kale’ (EUSz. 187); ‘hisar kale’ (Ab. 328); ‘kubbe’
(TZ, 2115, ‘chateau fort; la partie d’une entouree d’une enceinte’ (PdC, 427),
‘kurgan, mezar’ (Şr. KI.107. 107-6) krş. Amga Kurgan (ETY, KT, I, 58, I, 50)
12. uşan ‘bird’ (Falkenstein, 28) krş. muşen id.
kuş ‘kuş’ (DLT, I, 22; KBİ, 293)
13. uşub ‘Vogelnest’ (D.114)
kuş+eb ‘kuş evi=yuva’ Bkz. kuş yk., eb ‘ev’ (ETY)


C. Kelimenin ilk ünsüzünden sonraki ünsüzler: d, d, m, r, Ø
(Consonants after the initial consonant: d, d, m, r, Ø)

I. Sumerian d/ vs Turkic d/

1. adakur ‘ein opfergefass für Getränke’ (Sumerian Luwian)
adak ‘içki kadehi’ (Hs. S. 559; Nh. F. 370-8; ‘çanak, kase, içki kadehi’ (TZ. 145: 157-10;
PdC.5; ttsZ. 289)
2. gid ‘1. Entfernen’ (D. 60)
ıd- ‘salmak, göndermek, serbest bırakmak’ (DLT, I, 210; KBİ, 181; ıy- id.
3. gid ‘bad, stinking’ (Prince, 142)
ıd ‘koku, misk’ (KBİ, 180); yıd ‘koku’ (DLT, III, 48)
4. gud ‘ox’ (Grd. 362), ‘Stier, Rind’ (D.51), gu ‘Rind’ (MSL, III, 137)
ud ‘sığır, öküz’ (DLT, I, 45, 346), ‘sığır, (KBİ, 488); ‘boğa’ (KBİ, 488)
5. duga ‘parfume’ (MSL, IV, 23)
yıdıg ‘pis kokan, taaffün etmiş’ (eusZ. 293); ‘kötü kokan herşey’ )DLT, III, 12); ‘kötü
kokulu (şey), kötü kokan (şey)’ (KBİ, 537)
6. kad ‘knüpfen’ (MSL, III, 133); kad4 ‘binden’ (D. 170), kad8 ‘festflügen’ (D. 170)
kada- ‘annageln, befestigen’(CC.147-2; Mk.E.350; PdC. 395; kadan-‘yerleşmek,
pekişmek’ (TTS, IV, 2157)
7. kid2 ‘spanten’ (D. 149), ‘to split, to cut into pieces’ (MSL, III, 167); kud ‘to cut off’ (Grd.
378)
kıd- ‘kıymak, öldürmek’ (KTY, KT, Guney 6); kıy- ‘kıymak’ (KBİ, 253; TZ. 200)
8. kudim ‘silver or goldsmith’ (D. 144)
kuyum ‘kalıba dökme’ (TZ, 213); (çç, 163, 13); ‘çeyiz’ (YTSz. 150), kuyum ‘argent,’
kuyumçı ‘orfévre’ (PdC), (Houtsma) id., kuyma ‘herhangi bir madenden (çekiçle
döğme ile değil, eritilerek dökme ile) yapılmış havan, çırakman, çekiç gibi aygıtlar’
(Dlt, III, 174)
9. nad ‘sich niederlagen, beischlafen; sich lagern’ (D. 168; MSL, III, 152)
yad- ‘yaymak, döşemek, sermek’ (DLT, I, 15, 45); ‘yaymak’ (KBİ, 512)
10. ud ‘Zeit’ (D. 104), ‘time (in general)’ (Grd. 425)
öd ‘zaman, vakit, mevsim, hava’ (DLT, I, 44; II, 77); ‘zaman, vakit’ ‘(KBİ, 351)
11. ud ‘4. Sturm’ (D. 104)
kad ‘kar fırtınası, insanı öldüren bora, tipi’ (DLT, II, 223; III, 147), kay ‘yağmur ile dolu’
(Idr. 74; PdC. 413), ‘yağmur, sağanak, bora’ (YTSz. 131)
12. udi ‘sleep’ (MSL, III, 67)
udı- ‘uyumak’ (DLT, I, 39; III, 2590; (KBİ. 488) krş. ud ‘uyku’ (DLT, I, 46, 200)


II. Sumerian d/, - vs Turkic n/, -

1. dugud ‘schwer’ (MSL, III, 141)
yogun ‘kalın, yoğun’ (KBİ, 549), ‘yoğun, şişkin, kalın’ (DLT, ‘III., 29), ‘kalın, yoğun, kaba’
(EUSz. 301)
d il
2. kid2 ‘ kid2=ŞAMAŞ, ‘Sonne’ (D. 149) krş. hud, ud
kün ‘gün, güneş gündüz’ (DLT, I, 69), ‘güneş’ (KBİ, 300)
3. mud ‘blood’ (Grd. 389)
kan ‘kan’ (DLT, I, 192; KBİ, 220)
4. sipad ‘shepherd’ Grd. 406), siba ‘Hirt’ (MSL, III, 143)
çopan ‘köy büyüğünün (muhtarının) yamağı, gizir’ (DLY, I, 402), ‘çoban’ (Mk. E. 136; Hs.
Şr. 2384; Nh. F. 318-16, 329-11; Çrh. 70; PdC. 290)
5. sud4 ‘to be long, to lengthen, to prolong’ (Grd. 408)
sun- ‘uzamak, el uzatmak, uzanmak’ (YTSz. 1945, sün- ‘uzamak, usanmak’ (YTSz. 196)
6. tugdu ‘knot, tie’ (Salonen 22)
tügün ‘düğüm’ (DLT, I, 400, 437) krş. ‘düğümlemek, bağlamak’ (DLT, I, 472)
7. u4(d) ‘day, time (in general)’ (Grd. 427), ‘Tag’ (D. 104)
kün ‘gün, güneş, gündüz’ (DLT, I, 16), ‘gün, gündüz’ (KBİ, 3017)
8. udu ‘sheep’ (Grd. 427), udu, ‘Schaf’ (MSL, III, 111)
ko? ‘(<*koni) koyun’ (ETY, KT, Kuzey Doğu), koy ‘koyun’ (KBİ, 273) 9. zi(d) ‘truth, upright, just’ (Grd. 433) çın ‘gerçek, gerçeklik, doğru’ (EUSz. 617), çin id. (EUSz.) 63) 10. şid ‘number, voting board’ (MSL, V, 15); şiti ‘Rechunung, Zahl’ (MSL, III, 144) san ‘sayı, sayma, itibar etme’ (DLT, III, 157); ‘sayma, benzeme’ (KBİ, 381) III. Sumerian V mV vs Turkic V K V 1. amaş ‘Schafhürde’ MSL, III, 145), ‘ümfriedung, Stall’ (D. 13) agıl ‘ağıl, koyun yatağı; pisliği (DLT, I, 65, 73) 2. geme ‘Magd’ (MSL, III, 125; d. 45) eke ‘büyük kızkardeş’ (DLT, I, 68), eget ‘gerdek gecesi gelin için gönderilen hizmetçi kadın (DLT, I, 151) 3. imma ‘two (Emesal), (Falkenstein 41) ikki ‘iki’ (DLT, I, 182) 4. umun ‘schwer, gewichtig’ (D. 108) yogun ‘yoğun, şişkin, kalın’ (DLT, 111, 29) ‘kalın. yoğun, ‘kaba’ (EUSz. 301) 5. umuş ‘discernment’ (Grd. 428), ‘Verstand’ (D. 108) ukuş ‘anlayış’ (DLT, 162); ‘akıl, anlayış’ (KBİ, 490) IV. Sumerian r/ vs Turkic z/ 1. bur ‘to spread abroad, to disperse of (a thing)’ (Grd. 336; MSL, III, 140, 170), ‘undo (especially a specially a spell),’ ‘to make a hole’ (MSL, III, 67), buru ‘harvest (noun)’ (Grd. 336) boz- ‘bozmak, yıkmak’ (DLT, III, 8), buz- ‘bozmak, yıkmak, harab etmet, viraneye çevirmek, darmadağın etmet’ (KBİ, 118) 2. gur5 ‘zerbrechen, zerschneiden, abtrennen’ (D. 55) üz- ‘(ip ve benzeri şeyleri) kesmek’ (DLT, I, 165, 522), ‘kesmek’ (KBİ, 508), üztürmek ‘üzdürmek, kopartmak’ (DLT, I, 220) 3. har ‘dig, dig quickly’ (Prince, 176) kaz- ‘kazmak’ (DLT, III, 10, 59) (KBİ, 231) 4. mir ‘anger (Emesal)’ (MSL, IV, 35) kız- ‘to be angry, cross, ill tempered; to be angry, vexed with,’ 2. To get hot…(Rd. 661 kızga- ‘(kul) kızıp uzaklaştırmak, kakımak’ (DLT, III, 290) 5. sar ‘schreiben’ (MSL, III, 113), ‘to write’ (Grd. 403), şar id. yaz- ‘şaşmak, yanılmak, çözmek; yazmak’ (DLT, I, 92; II, 20, III, 59, 111) 6. sur ‘to squeeze, to press out (oil, juice)’ (Grd. 408), şur ‘pressen (öl)’ (MSL, III, 97) süz- ‘süzmek’ (DLT, I, 450; II, 9); (KBİ, 412) 7. şur ‘wild, decapacitated (animal)’ (Falkenstein, 29) yoz ‘vahşi; yavan, bayağı; zararh…’ YTSz. 251), yoza- ‘(kısraktanbaşka) hayvan kısır kalmak’ (DLT, III, 88) 8. ur ‘liver, spirit, mood’ (Grd. 429) öz ‘can, rush, gönül’ (DLT, I, 45), yürek ve karın içindeki nesne’ (DLT, I, 46) 9. ubur ‘Weibliche Brust’ (MSL, III, 145; D. 102), ‘teats’ (Grd. 426; Falkenstein, 26) köküz > kögüz ‘göğüs (EUSz. 114; KBİ, 274; DLT, I, 366) krş. öbür id. (Lessing 630)


V. Sumerian ş/ vs Turkic 1/


1. amaş ‘ ‘Schafhürde’ (MSL, III, 145), ‘ümfriedung, Stall’ (D. 13)
agıl ‘ağıl, koyun yatağı, hayvan pisliği’ (DLT, I, 65, 73)
2. aşşa ‘six’ (Falkenstein, 41)
altı ‘altı’ (EUSz. 13)
3. gişge ‘shadow’ (EHG. 79)
kölige ‘gölge’ (DLT, I, 448; III, 1745; kölike id. (KBİ, 275)
4. gişkim ‘willow’ (MSL, IV, 20)
yıgın ‘ılgın ağacı, tamariska’ (DLT, III, 37) ılgın ‘tamarisk’ (Rd. 501)
5. tuş ‘seat, to sit’ (MSL, III, 58); ‘to sit’ (Grd. 420); ‘to dwell (in a place); to be settled
down’ (Grd. 423)
ol- ‘bulunmak, kalmak, ikamet etmek, eğlenmek’ (YTSz. 161)
6. uş ‘(II, 2, 3) ‘Fundament’ (D. 113)
ul ‘duvar temeli’ (DLT, I, 133), ‘temel’ (KBİ, 491)
7. uş2 ‘dead, to die’ (Grd. 431)
öl- ‘ölmek’ (DLT, I, 15, 38)


c. Kelime sonu: æ, g, m, V r/z.
(Word final: æ, g, m, V r/z)

I. Sumerian ae- vs Turkic an-

1. mæ ‘I’ (Grd. 386)
men ‘ben’ (KBİ, 309, DLT, I, 20)
2. zæ ‘you (sg.)’ (Grd. 431)
sen ‘sen’ (DLT, I, 36)
3. şulpæ ‘Gott Sulpae’ (Falkenstein, 29) krş. dilbat ‘the Venus- star’ (Prince)
çolpan ‘çoban yıdızı’ (TZ. 163); ‘Zuhre yıldızı, çoban yıldızı’ (Idr. 31); ‘sabah yıldızı’ (Ab.
247); ‘Etoile blanche qui se montre vers I’aurore et sur laquelle se guident
lecaravans’ (PdC, 297)
4. ulia ‘Grass, Futter, Pflanze’ (D. 99)
öle? ‘sulak yer, bataklık arazi’ (EUSz. 150); ‘ot, çayır’ Mk. E. 275, 335); ‘ çimenlik’ (Ab.
108); ‘vert, emdroit riche En verdure, prairie’ (PdC. 78); öle?lik ‘çayır, otlak (TTSz.
550)


II. Sumerian g- vs Turkic ?-

1. aşa(g) ‘field’ (Grd. 326)
ala? ‘alan, düz ve açık yer’ (DLT, I, 135)
2. bulug ‘Grenze, Grenzegebiet’ (D. 31)
bulu? ‘köşe, bucak, zaviye’ (DLT, II, 371); ‘köşe, yön, taraf, cihet’ (EUSz. 53)
3. dag ‘daybreak, morning, dawn’ (D. 43), ‘hell, rein, glänzend’ (D. 69)
ta? ‘tan, sabah vakti’ (DLT, I, 170; KBİ, 421)
4. kalag ‘to be strong, to be vigorous, to have power’ (Grd. 349), ‘machtig, stark’ (D. 141)
kalı? ‘kalabalık, çok sürü; kalın, kesif (DLT, I, 149; KBİ, 218), ‘çok sürü; kalın, kesif (DLT,
I, 149; KBİ, 218), ‘çok, sayısız, sık, pek kalabalık, koyu’ (EUSz. 162)
5. nig ‘whatsoever’ (MSL, III, 69), ‘thing’ (Grd. 397), nigname ‘whatever’ (MSL, IV, 30),
nignam ‘all sorts of things, everything’ (Grd. 345)
ne? ‘nesne, şey, mal’ (DLT, I, II; KBİ, 328), ‘eşya, nesne’ (EUSz. 136)
6. sig ‘Wool, body-hair’ (Grd. 405), ‘wolle’ (D. 181)
yü? ‘yün, yün sümeği; pamuk’ (DLT, III, 89), ‘yün; (KBİ, 562)
7. zalag ‘glänzen; hell’ (D. 117)
yalı? ‘alev; yalçın, sarp, çıplak’ (YTSz. 232), ‘çıplak’ (EUSz. 282, KBİ, 518; DLI, III, 373),
yalı? ‘alev’ (EUSz.282; KBİ, 517; DLT, III, 23); çıplak’

III. Sumerian m- vs Turkic K-

1. alim ‘Steppentier, Widder’ D. 13)
elik ‘geyik’ elik kiyik (ETY, Ir. 97, II, 90), ‘geyik’ (At. Hk. 456, XVIII), ‘ceylan’ (Idr. 10),
‘dağ keçisi, yabankeçisi’ (KBİ, 146)
2. alim ‘König’ (D. 13)
ilig ‘hükümdar’ (KBİ, 194); ‘hükümdar, kıral’ (EUSz. 92)
3. dilim ‘Schale, Napf’ (D. 84), dilib ‘Schopf’ (MSL, III, 117)
yalıg ‘at yelesi’ (DLT, II, 327; III, 13, 14)
4. garim ‘Fluss-Aue’ (MSL, III, 109)
ar(ı)k ‘ırmak, ark, germeç, kaş, kanal’ (DLT, I, 65)
5. izim ‘hess’(D.133), ‘Feuer,Hitze, heiss’(MSL,III,132;IV, 36)
isig ‘sıcak’ (DLT, I, 72); ‘sıcak, sıcaklık, iltifat’ (KBİ, 201)
6. kurum6 ‘food-ration, food supply’ (Grd. 379)
azuk ‘azık, yiyecek’ (KBİ, 50; DLT, I, 7, 16)
7. nurum ‘ Licht’ (D. 170)
yaruk ‘ışık, aydınlık; parlak’ (DLT, I, 46), ‘aydınlık, parlak’ (KBİ, 527)
8. şurum ‘a cattle stable’ D. 201)
sürüg ‘sürü’ (KBİ, 412; EUSz. 2145)
9. um ‘Mutter’ (D. 107)
ög ‘anne’ (ETY, BK, D, 63; EUSz. 146)

IV. Sumerian çV r/z vs Turkic çr/çV

1. dingir ‘Gott’ (D. 84), ‘god’ (Grd. 341)
te?ri ‘Tanrı’ (DLT, I, 53, 68), ‘gök, sema’ (DLT, III, 377)
2. dubur 1. ‘Hode’ (D. 78)
yumru ‘top gibi yuvarlak’ (Mn. Gz. 78, v5), yumrı ‘yumru’ (TZ, 34, 69; Mk. E. 238), krş.
yumurtga ‘yumurta….. insanların ve hayvanların taşakları’ (DLT, II, 313)
3. nunuz 2. ‘bead’ (Falkenstein, 29)
yinçü ‘inci; cariye (DLT, I, 273), yinçü ‘inci’ (KBİ, 545), yünçü id. (KBİ, 562)


Sümer ve Türk Dillerinin Tarihî İlgisi ve Türk Dilinin Yaşı Meselesi, Osman Nedim Tuna tarafından yazılan Sümerce ve Türkçe arasındaki ilişkiyi karşılaştırmalı olarak inceleyen kitap.

Yazarın tezi, her dilde başka dilden ödünç kelime bulunabileceğidir, nitekim, Sümerologlar da (mesela Landsberger) vaktinde Sümerce metinlerde geçen ama Sümerce olmayan, daha kuzeydeki (yani Anadolu'nun doğusu) bir kavimden alınmış olabilecek kelimeleri listelemiştir. Yazar işte o kelimeler üzerinde çalışır ve linguistik yöntemlerle onlardan 166 tanesinin Türk dilinin kelimesi olduğunu savunur.

SümerceKaraçay TürkçesiTürkiye Türkçesi
azazAz
babaataBaba (ata)
gabagabaraYünlü yelek
daimdayımDoyum, doyma
memenBen
muBu, olBu, o
neneNe
RuurVur
ErerEr, asker
TuTuv-Doğ-
Tudtuvdudoğdu
Edötgeç
Çarçarhçark
guruvaşkaravaşKadın köle
üçüç
üdotOd, ateş
Uzukuzunuzun
Tuştüş-Düş-, aşağı inmek
EşikEşikEşik ,kapı
Auravurağır
JauJav/cavYağ
JenJer/cerYer
Egeçegeçkızkardeş
OrorOrak çalmak
Kalkal-Kal-
KızkızKız
KuşkuşKuş
Uatuvat-Ufala-, kır-
JarıkJarık/carıkAydınlık, ışık
JazJaz/caz-Yaz-
JünJün/cünYün
JolJol/colYol
JırJır/cırTürkü, şarkı (Ir)
JarımJarım/carımYarım
ÇolpançolpanÇoban (Sabah) yıldızı
ÇibinçibinSinek (cibin-lik)
İrikİrk/irik5 yaşındaki koç
KurkurKur-
korukoruKoru-
küreküreKüre-
KadaukadavSürme kilit
KankanKan
SansanSayı
ikkiekiİki
BuzbuzBoz
ÜzüzKopar
SüzsüzSüz
EzözÖz, kendi
ÖrölÖl
ululOğul

Kitap Türk Dil Kurumu tarafından yayınlanmıştır.

1 yorum: